Açıklama
Hayat denen biyolojik evren insanın içinden değil, içinden insanın geçtiği bir yerdir. Yeryüzünü hayalleriyle masallar ülkesi olarak görebilen, saf bilince sahip bir çocuğun; ergenlik dönemi ve yaşamının sonraki dönemlerinde o saflığı yitirmiş olmasının yarattığı insani ikilem ve özbenliğine yabancılaşması mantıksal bir kurgu ile sunuluyor. Kişinin korku, hırs, tutku, şiddet ve olumsuz düşüncelerle kirlenerek, yaşamı kötümser algılaması evrensel bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ahlaki verilerle açıklanması mümkün olmayan bireysel değişimin, öğrenilmiş sevgisizlik gibi psikolojik, sosyal ve bilinçsel kökeni olduğu yalın bir anlatımla vurgulanıyor.
Geçmişin yükünden kurtulmadan günü yaşamanın ne denli zor olduğunu, sevgi ve sevgisizliği imgelerle derin anlatan özgün bir dil. Yalnızca bir kadın ve bir erkeğin yürek burkan öyküsü değil, insanın içindeki gücü ve bu gücü keşfettiğinde neler yapabileceğini ortaya koyan bir eser.
Sevgi tüketilmesi gereken değil kişinin hayat direnci için üretilmesi gereken mucize bir güçtür. Gün geçtikçe koyulaşan çağımızda, Sadri ve İklim karakterinde sevgisizlik mağduru iki çocuğun, sevgi sahibi iki sevgiliye dönüşümü ve sevginin birleştirici gücü çarpıcı bir anlatımla müjdeleniyor.
Kişinin yeryüzü sevinci bir sevgiyi hissettiği kadardır. Bir çocuğun aldığı nefese karışmalıdır bütün çiçeklerin kokusu gibi hayat.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.